Girişimcilik yolculuğu, çoğu zaman finansal bir kaynak süreci gibi görünse de, gerçekte bu yolculuğun arkasında sonsuz bir keşif süreci yatmaktadır. Hem kişisel hem de profesyonel anlamda büyük cesaret, kararlılık ve sürekli bir öğrenme gerektirir. Zorluklarla dolu bu yolculuk, doğru rehberlik ve sağlam bir içsel temele dayalı bir yaklaşım ile başarıya ulaşabilir.
Öncelikle girişimciliği yeniden tanımlamamız gerektiğini düşünüyorum. Literatürde genellikle girişimcilik, yenilik yaratmak, değer üretmek ve pazar ihtiyaçlarını karşılamak amacıyla yenilikçi iş fırsatlarını keşfetmek ve bu fırsatlar üzerinde faaliyet gösterme süreci olarak tanımlanır. Ancak, görünmeyen arka planı da göz önünde bulundurmalıyız.
Girişimcilik, sadece iş kurmak ya da kar sağlamak değil, dünya ya hizmet etmek amacıyla geliştirilen yenilikçi fikirlerin arkasında durmak için kendi hayatından, zamanından ve konforundan fedakarlık etmek demektir. Cesur olmak, attığın adımların içindeki zorluklarda “Bu da geçer, Ya Hu!” diyebilmek, sabırla geçilen her engelin meyvesini almak ve hayata tutunmak demektir.
Deneyimlerime dayanarak girişimciliğin keşif yolculuğunda karşılaşılan dört kapının olduğunu görürüz. Dört ayrı eşik.
Birinci Kapı: Girişimci Olma Eşiği
Bu eşiği geçmek için, düzenli maaşını, unvanını, bilinenin ötesindeki bilinmeyen yeni yaratımı takip etme isteği, heyecan ve cesaret gerekir. Bu kapıdan geçenlerin sayısı çok azdır. Eşikte bekleyen binlerce kurumsal çalışan veya hiç çalışma hayatına atılmamış kişiler varken, çoğu insan “bilinen” alandan “bilinmeyen” alana geçmekte kararsız kalır ve bu eşiğin sınavını geçemez. Girişimci olma yolundaki ilk adımı atmak cesaret ister, ama ilk adım atılmadan hiçbir şey değişmez. Bu kapının ön önemli sınavı cesarettir.
İkinci Kapı: Sabır Kapısı
İkinci kapıya geçtikten sonra, pek çok yeni konu ve öğreti sizi bekler. Bu öğrenme süreci, hayata dair konulardan (satış, ürünleşme, fiyatlama, yatırım süreçleri, yazılım, muhasebe gibi) ve kişisel gelişimden (insan ilişkileri, hayır demenin gücü, sabır, ego ile savaşma, cesaret ve hayallerinize tutunma) oluşur. Hayat okulunda geçilecek daha çok ders vardır ve her ders, sizi bir adım daha ileriye taşır. Ancak, bu süreçte çoğu zaman engeller çıkar: Yatırımcı ilişkilerinizde, satış süreçlerinizde veya etrafınızdaki övgülerle ve alkışlarla yolunuzdan sapabilirsiniz. Hayalinize sadık kalmalı, başlangıçta çizdiğiniz yolu terk etmemelisiniz. Çünkü bir noktada, finansal çıkmazlar veya başka zorluklar sizi başlangıç noktasından uzaklaştırabilir. Bu kapının en önemli sınavı sabırdır.
Üçüncü Kapı: Bolluk ve Bereketin Kapıları
Üçüncü kapı, artık işlerin yoluna girmeye başladığı, büyüdüğünüz ve olgunlaştığınız bir süreçtir. Ancak burada da başka sınavlar vardır. Kazandığınız gücü neye dönüştürdüğünüz, parayı nasıl harcadığınız, ekibinizle olan ilişkiniz, müşterilerinizle olan tavrınız ve gücünüzü egoya dönüştürmeden nasıl yönetim sağladığınız çok önemlidir. Eğer gücünüzü sevgi, hizmet ve paylaşım enerjisine dönüştürürseniz, üçüncü kapıyı geçebilirsiniz. Bu kapının en önemli sınavı güçtür.
Dördüncü Kapı: Benlik Kapısı
Üçüncü kapı olan bereket kapısından sonraki süreçte bir rahatlama gelir hayatınıza. İlk etapta bir yola çıktınız ve artık hedeflerinize ulaştınız. Peki şimdi ne olacak? Ben oldum mu? diyeceğiz yoksa sürekli öğrenmeye, hayata ve birliğe hizmet mi edeceğiz.
Bu kadar hızlı ilerleyen bir çağda ben oldum dediğimiz an, geride kaldığımız koca bir zaman ortaya çıkmaktadır. Nice büyük şirketler bu sürdürülebilirliği sağlayamadığı için hayatlarına devam edemediğini hepimiz gördük sanırım. (Nokia, Kodak vb) Ben oldum olmayacağız ve hayat okulunda sürekli yeni hedeflerle yolumuza devam edeceğiz. Hedeflerimiz ve hayallerimiz değişse bile rotamızı güncelleyip tekrar ilerleyeceğiz. Bu kapının en önemli sınavı ben oldumculuktur.
Bu dört kapı, Mesnevi’de anlatılan insanın ego yolculuklarına çok benzemiyor mu? Girişimcilik yolculuğunu sadece finansal bir süreç olarak görmek doğru olur mu? Belki de gerçek soru şu: Girişimcilik bir hakikat yolculuğunun ta kendisi değil midir?
Belki de bu yolculukta duvarların arkasını görme becerisini kazandıkça, aslında asıl meselemizin şirket değil, biz olduğumuzu fark ederiz. İşte bu yüzden, girişimcilik sadece bir iş kurma süreci değil; kendini keşfetme, yolculuk ve her adımda daha derin bir bütünleşme sürecidir.
Bu dört kapınında altın anahtarı etik değerleriniz ve hizmet etme enerjisidir. Eğer anahtarınızı kaybederseniz kaoslar ve iç huzursuzluk yakanızı bırakmaz.
Yazımda belirttiğim detaylar Mesnevi felsefesinden girişimcilik dünyasına benzerlik kurulmuş bir versiyonudur ve her iş yolculuğunda kılavuzunuz olması gerekenin kendiniz olduğunu hatırlatmaktadır. Bu yazımında sizi en derin keşiflere götürmesi dileğiyle..
Gülşah Çakır
XSales Studio Kurucu Ortak
Gülşah Çakır ile ilgili daha detaylı bilgiler için linki tıklayınız.